ŞANS MELEĞİM

ŞANS MELEĞİM
HOŞ GELDİN DÜNYAMA YAŞAM KAYNAĞIM

26 Mayıs 2010 Çarşamba

BU YAZI SADECE F.T.C'A...

Bu yazıyı sana yazıyorum arkadaşım... kendini kötü hissettiğinde ve eşinle telefon ile görüştüğünde yanındaydım eşinin... ama senin yanında olamadım o an... paylaşamadım kederini... belki sende paylaşamadın kimseyle... bir umuttu eşinin araması ama o da sana sadece üzülme, canını sıkma, akşam görüşürüz diyebildi sadece... Ah işte o an ne kadar da olmak istedim yanında... aramak... arkadaşım senin için ne yapabilirim demek... yapamadım...Arayamadım... korktum... korktum sesinin titreme ihtimalinden... ağlayabilme ihtimalinden... çünkü kendimden korktum...seninle konuşurken ağlasaydın eğer içim yanacaktı, kanayacaktı içimde yaram... her seferinde kabuk bağladı gibi gözüken ama her şehit cenazesinde veya her insanın yakınında sevdiği insanın (anasının, babasının, eşinin, sevgilisinin, çocuğunun, canının çiğerinin) başına kötü bir şey geldiğindeki hüzünde tazelendiği bir türlü iyileşemeyen yaram...Affet beni desem ne fayda... biliyorum kırgınsındır bana... belki de hiç olmadığın kadar başkasına... ama affet işte... affet bee... Evet haklısın bu yazıyla vicdanımı rahatlatıyorum aslında...Ahh şu içimdeki kanayan yarayı bir durdurabilsem... hiç birşey tampon olmadı ki bu yaraya....Umarım hiç bir zaman kanamaz senin de için bu kadar...umarım bir an önce iyileşir sevgili baban... üzmez seni ömrün boyunca... Oh döktüm içimi sana ben... rahatladım sanal alemde yazsamda...ARKADAŞIMMMMM Acil şifalar dileyerek sevgiler gönderiyorum sana...

30 Nisan 2010 Cuma

MAKALE YAZMAM GEREKİRKEN TATLI YAPTIM KİTAP YAZMAM GEREKSE NE YAPARIM ACABA?






Eveeeet .... nasıl vermişim kendimi ama... iki gündür yok kekti, yok tatlıydı ... ders çalışmam lazım ya... O yüzden oluyor bunlar... Yoksa ben kimim böyle üst üste hamur işleri yapmak kim...
Neyse efendim biz gelelim tatlımıza... Tatlımızın adı kremalı kadayıf... bi kere ismi bile yediriyor insana... ben bu arada 2 porsiyon götürdüm.
Bendeki de iş şimdi... gecenin bir yarısı oturmuş tatlımı övüyorum. Ne güzel zaman yaratmışım kendime... kuzucuk uyumuş çoktan, sevgili eşimle sohbet edilmiş, günlük olaylardan konuşulmuş ve play station ile başbaşa bırakılmış...Eeee daha ne isterim ki ders çalışmak için...Konsantre, ilham perisi, azim, istek, Allah'ım yardımmmm isterim. Bu yaştan sonra ne me gerekse Yüksek Lisans yapmak... hırs yaptım ya bi kere... yapacam illa... Böyle hırs yaparsan işte bilimsel makalene dökemediklerini dökersin işte tatlılı matlılı boş sayfalara...
En iyisi daha fazla uzatmadan başlamak bir yerden... bir porsiyon daha yiyeyim de şu tatlıdan...

28 Nisan 2010 Çarşamba

İYİKİ DOĞDUN KUZUCUM







Canımıniçi oğluşum iyiki doğmuşsun. Nasıl da geçti koca koca dört sene... Bendeki de laf şimdi 'koca koca dört sene'ymiş... sanki doya doya tadını çıkarabilmişim gibi...




















Annesinin biricik kuzusu.... Gözlerindeki parıltı, yüzündeki tatlı gülücükler hiç solmasın kuzuuuum....




SİNANGİLLER BİZE GELDİLER :)




Muratgilin damından atlayamadım ama.... Sinangilin Fındık Aromalı Kekunundan kek yaptım bu sefer :)))
Bu arada keklerin almış olduğu bu kabarmamışlık görüntüsü tamamen benim beceriksizliğimden ve tecrübesizliğimden kaynaklanmakta olup, Sinangilin bu görüntüsüyle alakası bulunmamaktadır. Saygılarımla...

3 Şubat 2010 Çarşamba

ANNESİNE HASRET Bİ KUZUCUK


Eeee kuzucuğun gittiği kreş tatil olunca kuzucukta evde sıkılır tabi... ama gelde sen bunu kuzucuğun annesinin yüreğine anlat bakalım. Aslında işin aslı şu... Efendim, kuzucuk evde anneannesi ve kuzeniyle beraber evde olunca kuzucuğun annesi de arama gereği duyar (niye böyle bir ihtiyac duyarsa...) herhalde kreşteyken zırt pırt arayamadığı için kendini tatmin etmek ister. Neyse kuzucuk telefonda annesi olduğunu öğrenince anneannesinden telefonu ister ve "anneciğim seni çok... seviyorum " ve arkasından ağlama sesi... Artık düşünün kuzucuğun annesinin halini.. Anneciğin yüreği cama vurup eriyen kar taneleri gibi eriyiverir, ufalır, kaybolur telefonun ucunda...Belli etmemeye çalışırak üzüldüğünü arkadaşlarına birden dökülüverir ağzından "kuzucuğum bende seni çok seviyorum ve ağlarsan çok üzülüyorum " sözleri... Veee büyük final... koptu annecikte öğleden sonrası... eve gidene kadar düşünecek zaten aklından hiç çıkmayan kuzucuğunu...

25 Ocak 2010 Pazartesi

KONU YOK OLMASI ŞART MI?

Bu gün sadece ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Aslan parçası bir oğlum, eviyle yakından ilgilenemese de ilgilenmeye çalışan bir eşim, annem, babam, kardeşim, gelinimiz, iki prenses yiğenim, sağlığım, işim gücüm kısacası herşeyim var başka ne isterim ki hayattan... böyle düşünmeme sebep okuduğum bir haber olsa gerek... Engelli bir annenin tecavüz sonucu doğmuş çocuğunun okuması için mücadele vermesi ve çocuğun verdiği yaşam mücadelesi...

22 Ocak 2010 Cuma

KAR TANELERİ

Şuanda dışarı bakıyorum işyerimin penceresinden. Yemeğe çıkmak ve çıkmamak arasında gidip gelirken minicik kar tanelerini farkediyorum Ankara soğuğunda yağmaya çalışan ama bir türlü yağmayı beceremeyen kar tanelerini...Oğulcuğumun dört gözle kar topu oynamak, kardan adam yapmak için beklediği kar taneleri ... ne kadar da çaresiz gözüküyorlar böyle biri sağa diğeri sola uçuşuverirken. Halbuki böylemidir lapa lapa yağarlarken ne kadar da asil gözükürler onlara bakanların gözünde..